25 Aralık 2011 Pazar

Baslik yok

Gunaydin picler,

Yarin yarin olali benim kurdugum gibi hayaller gormedi, biliyorum. Ama hayal kurmadan inanin, edemiyorum.

“Of” Bu kelime gercekten rahatlatiyor insani. Bir daha “Of”

Yaban ellere geldikten sonra, cok sey degisti. Hem de cok sey.

Konusmamiza gecmeden once bir kac noktayi aciga kavusturalim. Oncelikle bir avuc oc, benim moralimi bozamaz. Bunu basaramaz. Bu kadar.

Evet, ne diyordum? Degisim! Dusuncelerim, hic kaymaz dedigim yerler kaydi. Dusune dusune filozof oldum ben burada. Elimde pipom eksik bir tek. Onu da paraya kiyip alamiyorum. Of.
-Of’tan sonra unleme gerek yok. Of’un sonunda sonsuzca unlem var zaten. Of noktayi koyar. Of cok sey anlatir da o yuzden.-
Fight Club’ I ilk izledigimde “cok guzel bir film” demistim. Son izledigimde o kadar cok sey diyordum ki. Fight Club hayat dusturumuz, basucu filmimiz olmaya aday bir film. Hatta oyle olsun bir zahmet. Ben kitabini okumadigima yanarim. Siktigim universite sinavina calismak icin (!) okumamistim.
Amerika’da, evde bos durmayayim diye film izlemekteyim. Internet de hizli olunca bir cok filmim oldu. Fight Club’ I izledim ilk once. Ardindan Kaybedenler Klubu’nu, sonra Into the Wild’I, ardindan Mr.Nobody’yi ve Zeitgeist’in uc filmi.
Dogal olarak dusunce yapim cok degisti. Oncelikle sisteme nasil da kolay lokma oldugumu farkettim. Nasil da kendi atesime odun tasiyan bir kole oldugumu farkettim. Farklilik yaratmam gerektiginin farkina vardim. Sistemden cikamiyorsam da, sistemde kendi isteklerimi gerceklestirebilirdim. Tabi, dunyayi kurtaran adam moduna girdigimi, ne kadar da salak oldugumu dusuneceksiniz. Devam edin, ben devam ediyorum cunku.
Basini alip Alaska’ya gitsen, basini alip Alaska’ya gitmis olursun. Sonun Christopher McCandless’dan farkli olmaz.
Kaybedenler Klubu sikik iki adamin hayatidir. O iki sikik adam, simdi gobekli kel iki adam, adlari ustunde sikik insanlardir ve yasam tarzlari midemizi bulandirir, Neyse,
Zeitgeist, her insanin ilgisini ceken, illuminati, masonik sirlar, ikiz kuleler ve ateizmle yogrulmus, cimbizla izlenecek bir film serisi. Ben sahsen cimbizla seyrettim bu seriyi. Hosuma gitti, ilgimi cekti, ufkumu acti. Anlattiklari cesur ve ilgi cekici. Insan, bu kadar guclu insanlar sirlarinin aciga cikmasini, insanlarin kendilerine karsi bilinclenmesini nasil kaldiriyorlar, anlayamiyor.Ama yine de anlattiklari hos, yararli, insani uyandirici cinsten.

Gunler once basladigim yarim biraktigim bu yaziyi decam ettiremiyorum. Boyle de bir aliskanligim var.

Hic bir yazimi tekrardan okumam, bir anda tum yaziyi bitirir, ardindan noktayi koyarim. Zira asil yazinin boyle ciktigina inanirim. Uzerinde islenmis hicbir sey aslinda kendinden guzel degildir. Boyle yaparak gercek guzele ulasamayiz. Hatali olsun olmasin, yarim ya da tamamlanmis olsun, tum yazilarimi  kontrol etmeden, ustunden gecmeden, suslemeden, icimden geldigi gibi yazar yayinlarim. Bu kadar.

19 Aralık 2011 Pazartesi

Yazmak benim isyanimdi

 

Yazmazsa, gittigimizde ardimizdan bizi sayiklayacak hic birsey kalmaz. Yazmazsak gideriz, kimse gitti demez, unutulur gideriz.
Yazmaliyiz ki tepkimizi gostermeliyiz, icimize attigimiz tepkinin etkisi olmaz.
Agladigin zaman yaz ki, duygularinin zirve yaptigi anda en iyisini yarat.
Bosuna aglamamis ol, bosuna kaybetme onca tuzu.
Olmadi beraber yazalim seninle. Sonsuza kadar varim ben,sen oldugun surece.
Evet, yazmak benim isyanimdi. Senin oldugu gibi, onun oldugu gibi.
Yazdigin kadar varsin ve yazdigin kadar varligini belli edersin. Yazmak yolda olmak demektir. Yazmak gidiyor olmak demektir. Yazmak yazmak demektir.
Yazarlar, bu yuzden yazarlar iste. Yazamazlarsa catlarlar. Daglara taslara haykirmazlar onlar, kagida bagirirlar avaz avaz, kaleme abanirlar ya da tuslara
Yazmanin keyfini yaza bilir birader. Bu herseyden farkli, her seyden yucedir, kimse okumasa da.
Cunku bilir ki dusunen adam, birgun sadece biri okusa bu yazarin basarisidir.

Sevginin dili

Sevginin dili yok derlerdi
Son sevistigim kiz
Sevgi
Oyle bir dili vardi ki
Neyse


Gozumun onunde
Hala sulieti
Yesil karlar uzerinde
Hala ayak izleri


Ucaktan bozma
Bir paravanla
Gonderdik onu okyanuslara
Orada kalakaldi
Bir basina
Mutluydu son gordugumde
Haziran’in son yagmurunda


Simdi nerelerde bilinmez
Aglayan her cocugun
Yanaginda belirir
Ya da akan kanlara
Karisir da belli etmez
Tek bildigimiz iyi kizdi Sevgi
Onu sevenler de


Yarin gec olabilir. onu gormeye
Biz oynayalim yine
Sabahlar gibi, cocuklarda
Tasalanma gecer bu da
Bak kirlangiclar ne guzel yapiyor

Kalpler Eskir Tuylerden


Yuvarlak bir masaydi sevgimiz
Dogaya ve  kitaba
Boyutu degisse de
Ayni sekildi kabaca

Gozlerimiz farkli yerlerdeyse de
Menzilimiz ayniydi
Hedefimiz ayni
Kulvarlar farkli
Deparlar ayniydi

Aglamak farkliydi
Tuzlu yaslar yakarken
Pembelikleri
Sicacik evlerimizde
Somine atesi gibi

Pencereler karliydi
Kis basladigindan beri
Kapilar kilitli
Anahtarlar nerde
Cocuklar ne halde
Bilen yoktu herhalde

Ama bu sefer farkli
Ama bu sefer guclu
Olmaya soz verdik
Ama bilemedik
Seyir farkli sefer farkli

Yanliz dolastik bu yuzyilda da
Digerinde evleniriz dedik de
Bulamadik evin yolunu
Kaybettik kapinin kolunu da
Cocuklar oldu acliktan
Donmus nefesleri arasindan
Bir kus suzuldu somineye dogru
Ve dustu son carpan kalp de
Kirli ve isli bir halde
Kirik bacadan

Costospomos Sibulos


Beyaz golgelerde sabahladim yillarca
Yastik ustune yastik koydum
Dosek ustune dosek

Ve uzaklasti yillar biz sokuldukca
Cocuklar aglasti kirlarda
Islanmis yaban otlariyla

Otlar sarariverdi birgun
Taze yuzlerimiz gibi
Kansiz cansiz kaldi o da
Buz gibi ellerimiz gibi

Hasta edecek bu hirs
Birgun hepimizi
Kazansak ne olur,
Kaybetsek ne olur

Dusunmedik, dusunmeden
Yasadik yasli babalarimiz gibi
Geldigimiz gibi gittik
Biz de yaslandik
Yaslanmak
Zorundaymisiz gibi


Cozemedik yasami
Hayatin amacini
Tanri var miydi, nasildi
Tadamadik, duyamadik zatini
Oylece geldi gecti yillar
Hic bitmeyecekmis gibi


Pireler ucustu yorganlardan
Dosek yangi kul oldu
Geriye kalan bir avuc
Yanik bagirli pire
Ve bitti.

10 Aralık 2011 Cumartesi

Lambalar

Lambalar
Lambalar gitti
Söndü kibritler
Termitler icti de oldu
Ölümün suyundan

Aglastik gece boyunca
Hep sarildik, hep sarildik
Sicak derimizi eritenceye,
Geberinceye kadar

Ölmek gibiydi onu tasimak
Kalbimde ve kollarimda
Sonsuz varsa, ona dek
Akacak sular dönmeden geri
Ve öpüsecek kirlangiclar
Kuytu karanliklarda

Aglayacagiz bizse sabaha kadar
Nedensiz gibi, neden siz gibi
Olamadik diye
Sabahlara kadar.
Sabah lara kadar
-acimasizdi günes
Ve bizi ayiracak kadar
Kalleş

Lambalar söndü
Lambalar öldü
Öldü kirlangiclar
Öldü ates
Hepimiz öldük hasretinden
Termitlerin.

Termitler öldü
Ve agladik, agladik
Sabah lara kadar.

Alismak Olmamak, Yok Asla

Kambur adamlar var karsimda
Yirmi ucunde hepsi aslinda
Kadinlar olmus, curumus cesetleri
Oysa daha otuz ucunde hepsi
Rahatlayivermis hepsi de
Ulasinca kervan saraya
Ama girememis ki kervan
Saraya!

Ve birakip gitmis anneler
Mis kokularini da goturmusler
Gozyaslari kalmis ardlarinda
Anne farkli kadin farkli

Onlar aglarmis hep, hep aci cekermis
Mis kokulari yanan yureklerinden tutermis
Anneler neden mistir?

Babalarsa coktan
Uzaklasmis islak karadan
Deniz onlari cigerine cekermis
Derince bir nefesle, son bir sefere
Mahsus.
Mahsus yaparmis deniz
Yer yokmus ikinci bir sefere
Kavusmak icin, belki de


Neden gider anneler sorun babalara
Onsuz yapamayiz bilmez mi anne?
Nereye kaybolur ardindan tullerini savurarak
Neden suzulur karanliga o pencereden
Neden iclerimizde kocaman bir delik acarak
Giderler uzaklara? Acitir bilmezler mi bu yara?

Alisir her evlat onlarin yokluguna
Ama ben yapamam ki Baba!
Birseyi yapamadigim zaman kizardin,
Ben sensiz yapamam –biliyorum yine kizdin
Olsun, bana hep kiz, yeter ki ol burda
Gitme diger babalar gibi
Olma diger babalar gibi
Orada birsey yok, tunelin ucu parliyorsa da
Simdiden yansiyan isiktir o aydinlik
Ne olur gitme, gidersen atarlar seni de karanliga
Her babayi attiklari gibi
Evlatlar alisir yokluklarina da
Ben alisamam vallaha
Gitmesin babalar, gitme baba

8 Aralık 2011 Perşembe

Nerede Kalmistik?

 

Yeni bir bilgisayar aldigimdan beridir yazmiyorum. Oysa neler oldu, neler degisti bu surecte. Upper seviyesine atladim okulda. Cok sevdigim hocam Ms, Z gitti, yerine Mr. D diye bir mal geldi. Ingilizce’ye bakisim degisti. Ailemle ne kadar zamandir gorusmuyorum. Tugan ile hergun film izlemeye basladim. Washington’da havalar sogumaya basladi. Saganak yagislar gorduk…

Kaybedenler Kulubu diye mal bir film izledim gecenlerde. Sonra Into The Wild diye beni benden alan, dusuncelerimi sarsan bir filme rastladim. Zeitgeist serisini de izleyince ustune beynimdeki yapilar sarsilmaya basladi. Fight Club’ in etkisiyse zaten asla gececek turden degil.

Ne kadar sacma seyler icin calistigimizi, gencligimizi bosa gecirdigimizi farkettim. Ne kadar igrenc bir rekabetin icin de bosu bosuna didinip durmusuz. Universite sinavinda birinci olup en iyi tip fakultesine gitsen 7 yil igrenc bir sekilde calismaya devam edersin. Ardindan bu calisma sureci olume kadar devam eder. Harab olmus bir sekilde mezun olursun, ardindan nobetler, kaybolan uyku kavrami, uzmanlik sinavi, egitimi derken evlenirsin –belki yine doktor olan biriyle- sonra cocuklari olur, sorunlu bir evlilik yasarsin. Para kazanma hirsiyla dolup tasar gozlerin. Bazi zamanlar etik olmayan davranislarin olur. Cok istedigin arabayi almak icin ihtiyacin olan parayi,ameliyata ihtiyaci olmadigi halde kandirip amerliyat ettigin masumdan alirsin. Bazi hastalara kopek gibi davranirsin, ameliyat masasindaki fakir ya da kimsesiz adami inek keser gibi kesersin, sifir duyguyla. Bu arada malin ve paralarin birikir. Sacma sapan cocuklarin olur, simarik, paraya doyms,saygisiz… Onlar sorunlu bir sekilde buyurler ve paran icin seni sevmeye baslarlar. Bir sure sonra saclarin tamamen dokulmustur -tip ogrencilerinin saclari genelde universite yillarinda dokulmektedir- saclarin beyazlasmis, piril piril cildin buzusmus, igrenc sekilde deforme olmustur. Gozlerinin isiltisi gitmistir, gozluklerin altinda yorgun ve sinirli bir adam yasamaktadir artik. Kilo alirsin hareketsizlikten, her yerinde agrilar olusmaya baslar. Git gide normallesen, rutinlesen sex hayatin gittikce kotuye gider. Penisin artik zor sertlesiyordur, bir sure sonra en son ne zaman sertlestigini unutursun. Uyumaktan sevismeye bile vakit bulamazsin, Devletten emekli olur ozele gecersin, parayi kirarsin. Ama artik hersey bos gelir, mesleginin zirvesinde olsan, alabilecegin en iyi arabaya sahip olsan ve en guzel evde otursan da artik seni bunlar tatmin etmemeye baslar. Ben omrumu bunun icin  mi harcadim dersin.Gotun buyuk ihtimal intihar etmeyi yemez, geberene kadar dertlerle yasarsin, avunacak seyler bulurusn belki de bu zamanlar. Olumu unutmaya calisir durursun. Sonra olum vakti gelir, belki de acili hastaliklardan, rahatsizliklardan sonra. Ardindan bildigimi sahne, sonsuz karanlik… Hic birsey yasayamadan, hayattan zevk almadan, belki de Anadolu’nun bir kosesinde geberirsin. Cocuklarin senden kalan paranin sevinciyle oh be iyi ki oldu der. Belki de elden ayaktan dustugunde sana bakmak zorunda kaldilar. Sinirli, uyuz gelinler, hain damatlar hain akbabalar gibi etrafindaydi belki de. Pismanlik oldurmustur belki de seni, cocuklarin icin biriktirdigin paralar, onlarin egitimi icin, modern bireyler olmalari icin harcadigin paralar gozunun onune gelmistir olmeden once.
Gozlerin kapanmadan aydinliga, gozunun onunden gece o film ne kadar da monotondur senin icin. Doguyorsun; sonra kitaplar, sinavlar, yarislar, rekabet, fesatliklar, ihtiraslar, para hirsi …

Iste Turkiye’nin en iyisi olsan da sonun bu olacak mutlaka. Oyleyse neden bu rekabet, savas, bu sonsuz mallik? Ne yazik ki ben de savastim bu acimasiz harpte. Neyse ki zararin neresinden donulse kardir. Ben dondum, darisi sizin basiniza.

29 Kasım 2011 Salı

Say thanks to Ms. Z.

Today, thank god i could wake up early and had enough time to catch the bus. Tugan was not at the school of course. We could not be at the same  lesson on last two week. Anyway, after the school, i talked with Ms. Z.
She helped me about my some stupid problems. These were about the language english, of course. She gave me lots of advices about that. Now I am pretty sure (more) about getting this shit over. I will work the problems out. End of these mounts, there will be a strong man who speak english fluently, even great at the most difficult parts of this.
Well, i need a laptop right now. I didn't bring mine for buying it at US. So I will buy one. By the way,  if I decided to bother it, why don't i have a MacBook? Holy shit, wait for returning of the king!

28 Kasım 2011 Pazartesi

Potomac Nehri'nin Kiyisina Oturdum, Agladim

Dun gece salak gibi sabaha karsi yatmasaydim, tum gunum igrenc bir sekilde bosa gitmeyecekti. Neyse ki aksama dogru kalktim ve King Street'te buldum kendimi. Cadde yil basina cok guzel bir sekilde hazirlanmisti. Agaclar cadde boyunca isikli, tugla tugla yillarin binalari rengarenk, vitrinlerde sahte karlar, yilbasi agaclari. Her bir yanda yesil kirmizi beyaz isiklar... İnsanlar hos restoranlarda birseyler yiyip icmekte. Ozenerek baktigim cocuklu aileler ayri bir mutlulukla bu guzel gunleri gecirmekteler.
King Street'in sonunda tum kalabaligi, tum o isikli geceyi geride birakirsiniz. Karsinizda los isikta parildayan Potomac nehri, sessiz sedasiz gecen yelkenliler, oksuz bir iskele sizi bekler. Olabildigince genis gok yuzunde yakindaki havalimaninin yogun hava trafigine sahit olursunuz. Tam o noktadan baktiginizda Potomac size İstanbul bogazini hatirlatabilir. Tek fark yeryuzunun İstanbul'a gore cok daha basik olmasidir.
Nehri ve yanip sonen yildizlari izlerken İstanbul'u dusundum, ozledim o yasli ve asil sehri. Sasaali bogaz, paril paril su, bogaz koprusu, tum tarihi binalar, saraylar... Besiktasi ozledim, evimi, penceremden bogazi seyretmeyi ozledim. Ortakoy'u, Galatasay Universitesi'nin onunden her gecisimde olusan hislerimi, Bahcesehir'i ozledim!
Sonra cok daha guzel bir sey oldu. Kafamda simsekler cakti. Lan ben ne yapiyorum, Amerika'ya geldim, bir ay oldu olacak, hala Turklerle takiliyorum dedim kendi kendime. Karar verdim, konusmayi kestim. Zaten onumuzdeki 4 yil boyunca ayni adamlarla doya doya Turkce konusacaz. Hemen uzaklastim oradan. Nehrin kenarindaki oksuz parkin, oksuz bronz heykeline baktim uzulerek. Ne kadar da yanlizdi. Nehre sirtini donmus, oracikta bekliyordu yillarin heykeli. Ne alaka mi? Bilmem!
Sonra Target'a gittim, hemen bir roman aldim, okumaya basladim. -Game of Thrones
Aksam spor salonuna gittim. Bir haftadir ugramamistim oraya. Bu nasil mumkun olabilirdi? Benim hedeflerim vardi ve onlara ulasmam icin beni bekliyorlardi. Buradan super bir varlik olarak ayrilacaktim. Ve kendime soz verdim, boyle gitmeyecekti bu duzen.
Bu son pismanlik, bu son soz veristi kendime. Kisa vadeli planlarimi ve hedeflerimi ortaya koydum. Paraya kiydim, ihtiyacim olan- olmayan ne varsa, herseyi satin aldim.
Burdayim,hazirim, oyun baslasin.

27 Kasım 2011 Pazar

Günaydın Yeni Dünya!

Dünde tüm eskiyi ve rutini geride bıraktık. Tüm anılar dünde kaldı. Yepyeni bir güne uyandık. Kimimiz zinde, kimimiz yorgun. Bugün çok önemli değişimlerin başlangıcı olabilir. Bugün herşey çok daha farklı olabilir.
Bugün herşey aynı da kalabilir. Hayat yine aynı sıkıcılığıyla yer ömrümüzü, sararmış bir elma gibi. Hayat aynı sıkıcılığında aynı ritminde de gidebilir.

Göreceğiz. Yapmamız gereken yatağımızdan çıkmak ve büyük bir hızla, büyük bir coşkuyla ve hazla birşeyler yapmaktır. Birşeyler başarmaktır. Let's do that!